1968 yılının
sonlarında California’daki bir otelin mutfak katında sona eren umut, John
Updike’nin deyimiyle Tanrının inayetinin belki tüm dünya üzerinden çekilmesi
ile gerçekleşti. Elimizde sadece toz haline gelen bir insanlık ve onun
spiritüalize edilmiş normları kaldı. İşte tam bu noktada, "belediyenin yeniden
döşemeye başladığı kaldırım taşlarının altında göremediğimiz o sahil, malum
tozun uyku hapına dönüşmüş attarax halidir."
Kentin her köşesinde
uygulanan ilahi şiddet, egemen şiddettin sonsuz kartezyen açılımıdır. Yasa ile yasadışı, dışarı ile içeri ve şiddet
ile hukuk arasında bir belirsizlik mıntıkası yaratılmıştır. Aynı metropoller
yaratmak için “kırı” eş zamanlı
olarak öldürdüğümüz kentler ve bu kentlere inşa etmek zorunda kaldığımız “ahırlar” gibi. Her gün içinden geçmek
zorunda olduğumuz koskoca bir sokağı camla kaplamaya çalışmak, “tımar olduğumuz ahırları”, günümüz
mimarisine gereksiz yere kazandırma çabasıdır. Yok-sayıcılık hastalığımız bir
yana, derinden ve sessizce işleyen sinizm, günümüz koşulları ile mükemmel bir
uyum halinde gelişmeye devam edecek gibi...
Sokak Bedenin Ahırıdır - @atkafası dergi sayı1
Dergi satış yerleri şimdilik
Aziz Kedi Kitapevi
6:45 Dükkan Moda
Mephisto Kadıköy
Mephisto Beyoğlu
Taksim Semerkand Kitapevi
Taksim Büyükparmakkapı
Sokak Ana Kitapevi
Bursa Ezgi Kitapevi
ve unutulmaması gereken; "Elinize geçen bir fanzin, yaratıcısının kabuk bağlamış yarası olabilir. Kanayıp kanamadığını görmek için kaşıyabilirsiniz, kanar kendi kendine. Ama asla kabuğu düşüremezsiniz. Fanzin ‘an’ı çalmak için tekrar eder çünkü ‘kan’da ‘an’ gizlidir ve bu bir ‘ritim’dir. Fanzinin ritmi."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder