11 Eylül 2012 Salı

Kaygı Çukuru

Nedir kaygı çukuru? Kaygının bizi vıdı vıdı dünyasında koyması sonucu, kaygının "yaşayıp gitme"den "yaşamaya" dönüştürülmesiyle çakılıp kaldığımız yaşama alanıdır. Çukur, yaşamaya açılamaz; yaşamaya çıkış sıçrama gerektirir, zor bir sıçrama. Çukurda kaygı, kaygı için çalışmaya başlar; hayatın değerlerinden amaçlarından, yaşama sevincinden, sevgiden, dostluktan, yaratma heyecanından kopmuştur. Kaygı kendi başına çalışmakta, boşlukta dönüp durmaktadır; yaşamayla olan bağı kopmuştur; bizi atılımlar yapmaya, kendimizi gözden geçirmeye götürmemektedir.

Neden çukura "düşenler"den değil de, düşücülerden söz ediyorum? Zaman zaman hepimiz düşeriz kaygı çukuruna, içimiz yanar, yüreğimiz burkulur; rahatımız kaçar, huzurumuz uçar gider. Bir biçimde çukura çakılıp kalmayız, çukurun devamlı "oturucularından", sakinlerinden olmayız.
Çukur bir tünele dönüşür; umut ışığı yanar, çıkar gideriz. Düşenler, çıkma şansı olanlardır. Düşücülerse, zaman zaman çıksalar da çukurdan, sık sık ziyaret ederler çukuru; onların yaşayıp gitme biçimlerinden çukura kendini kapatma da vardır: Çukur hep yolların üzerindedir, içine düşecek düşücülerini aramakta, beklemektedir.

(ahmet inam, doğu batı)

Gerçek bir şeydir başarısızlık ihtiyacı ile birlikte, baştan sona bile isteye, eline bir kürek alıp, yolunun üzerinde çukurlar açmak. Ama bu istenci dile dökemeyiz, eylemlerimizin sonunda en uç durumda vardığımız bu başarısızlık çoğunlukla çukurun açıcı'sını gizlerken bizi harfiyat olmaya iter.

Mutlak, gelip geçici parçacıklarda, dağınık pırıltılarda, aralıklı ışıldamalarda kendini gösterir.

Calexico - Para 

Calexico - The Vanishing Mind

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder