Hazırlıksız yakanılan ayrıntının kahramanlığı, birşey anlatmaya çalışır mı? peki ya işitiş?
Bu işitiş ile oluşan aşma, insanın temel ontolojik belirlenimidir. İnsanın elindeki tek materyal olan kendi bedeni ile kazmaya/aşmaya çalıştığı sesler “ne için? neden?” sorularını hep öğle saatlerinde akla getirir.
Bu seslerin tümü saçma çukuruna çekilmemizi sağlayan güçtür. Sonuçta saçmayı sorgulamak ise saçmanın kendisine götürecektir insanı.
İlk günah ile ortaya çıkan düşüş, işitiş şeklinde bedenlere zerk olur.
Bu varoluşun olumsallığı tutkunun kendisidir; aslında yarı peygamber Kiekegard’ın da işittiği gibi “insani olan şey akıl değil, tutkudur.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder