31 Ocak 2013 Perşembe

Ölmekiçinuygunsuzburası / onurözcan


"Ölmek için uygunsuz burası. son için yakışıksız.yanlış…vurabilirim kendimi ama burası değil-belki seattle-, hava gazıyla boğabilirim ya da ama paris değil burası – belki auschwitz- her şeyin dibini ya da sonunu görebileceğim bi yer burası. alkolün, kahkahanın, uykusuzluğun, junkın, amın, gözyaşları ve yalnızlığın… ama yaşamın değil. bi akıl hastanesinde kendimi asabilir, bi gökdelenin paratönerine tırmanıp yıldırım düşmesini bekleyebilir, venezüela’da karşı devrim örgütleyip kurşuna dizilebilir, ben Ölüm’de kaplanlarca parçalanabilir, güneşin içine atlayabilir ya da güneş sisteminin dışında bir gezegende altın vuruş yapabilir, chiapas’ta vurulabilir, antartik açıklarında kendimi yakabilir, montana’da kafama sıkabilir, otuzlarda barcelona’yı kuşatmaya giderken falanjlara yakayı eleverebilir, deniz ayıları kurtuluş cephesi adına güney afrikada intihar komandoluğu yapabilir, kronstad’ta ya da makhnovsthina’da kızıl ordu’ya direnirken alnıma bi kurşun yiyebilir, meksika’da bir uyuşturucu çetesine kafa tutup bedenimi milyonlarca eş parçaya böldürebilir, vietnam’da sağanak napalm altına anadan üryan sırtüstü yatabilir, kör gecede bir kürt köyünde alevler içinde yanabilir ya da gazze’de bir panzerin altına yatabilir,kız arkadaşımı düzerken orgazma yakın bir anda şah damarımı kesebilir, pisa kulesinden atlayabilr, bi alabalık çiftliğinde boğulana kadar kafamı suya batırabilir, bi demiryolu kenarında yüksek alkolden nalları dikebilirim. ama burada, antalya’da gelmemeli son. direnmek değil bu, azim ya da inat değil, yaşama dört kolla sarılmak saçmalığı hiç değil.sadece burada ölmek istemiyorum.çünkü en sıradan ölümlerin bile bir görkemi vardır,olmalı.kimse için bir şok etkisi yaratmayacak olsa bile kıymetlidir ölümler, ölüler için. ama burası uygun değil, yakışıksız…zira ölümün bile saygınlığını yok edecek kadar berbat bu siktimin kenti." http://cyberzenarchy.wordpress.com/


Fairground Attraction - Winter Rose 

Cocoanut Groove - I wanted you to step into my world

22 Ocak 2013 Salı

Kalıcı Yapıt: "İntihar"


Providentia [Tanrısal Öngörü]

Tanrı bireyi insanın kurtuluşu için harcamak zorundadır.

Tanrının kendisini "kendi yarattığı" bir evrende, gerçekleştirdiği bir sunumun hayal kırıklığı ile  doluyuz.  Evrenin providentia ile yaratıldığını ileri süren stoa’lılara göre bu görüşü kabul etmek, tanrıların varlığını da kabul etmek anlamına gelir. Ta ki ölümü, taşın düşmesi gibi doğal bir dürtüyle yaşamaya başladığımız ana kadar.

Kendimizin zorunlu yaşamını ve zaman anlayışını tanımlamak zorunda kalan insan, yaşamı başkalarına göre, ölümü ise kendisine göre tanımlamaya alışıktır.

Kendi eseri olan ölümü seyreden ben ile yüreği titreyen tanrıya yaraşır bir gösteri, işte bize yakışır bir rekabet.

“Kötü yazgısıyla çarpılmış olan zavallı luppiter dünyamıza yüzünü çevirmek istese, birçok kez paramparça olduğu halde, yine de sevgisinin yıkıntıları arasında dimdik duran Cato’yu seyretmekten başka daha soylu bir görüntü bulabilir mi? Cato’yu bir kez izlemek bile ölümsüz tanrılara yetmedi.”

Büyük bir ruh dinginliği içindeki intihar için gerekçem, “kötü yazgı olmadıkça örnek alınacak büyük insanlar keşfedilemez” olsa gerek!

-Kendimi bırabilmek için önce pathosdan (tutkudan) arındırılmış bir ruhun elmacık kemiklerine bastırmayı denedim.
-Sonradan tutkuya geçit vermeme bilgeliği, aynı Cato’nun gittiği yoldan bilgeliği ölümle sınamayı seçmem gibi.
-Ayaklarımın usulca kaydığı o köprünün soğuk tırabzanlarından aşağıdaki boşluğa kayıtsız kalabilmeyi hatırlatan tek şey ise;

“O an dalgalarını aşağıya çekip beni karşılayan Tethys bile,
Baş aşağı düşeceğim diye derinlerin korkusundan öldüğü” dizesiydi…

Korksalar 
bile, 
sonlarını
övenleri
ölüm 
kutsal
kılar.

David Darling - Cello - New Morning - Fog 

David Darling - Minor Blue