13 Kasım 2012 Salı

Öteki ve Beride


Kusursuzluk, düzgünün bir ucudur. (Çıkış noktası ya da sonu nasıl isterseniz); çoğaltmaların kaçışına son verdiği ölçüde insanı kendinden geçirir (ya da mutluluktan sarhoş eder) düzgü ve edim arasındaki, köken ve ürün arasındaki, model ve tıpkı örnek arasındaki uzaklığı yıkar; bu uzaklıkta insanlık durumunun bir parçası olduğundan onu ortadan kaldıran kusursuzluk insanbilimsel sınırların dışında, doğa-üstünde yer alır, orada, daha aşağıda olan, öteki kuralı çiğnemeye ulaşır: daha fazla ve daha az türsel olarak aynı sınıf içinde aşırılık sınıfına konmuşlardır. Ötede olanın artık beride olandan farkı yoktur. Sonuçta düzgünün temeli, düzgü dışında kalanla aynı durumdadır. Çünkü yaşam, ölçü, insanlık, çoğaltmalar alanında yalnızca ara göçlerdir.

Adonis’in “doğaüstü” kusursuzluğundan söz etmek, hadımın “doğa-altı” eksikliğinden söz etmektir aynı zamanda.

XXX.Roland Bartthes

Various Cruelties - Great Unknown

Motorama - Image

8 Kasım 2012 Perşembe

Abyss! "Rakım Sıfır"


“Her aynanın sırrını endişe döşüyor”
Bir gece öncesinde, Kral ve Delisi’nin kuytu köşesinde yeraldığı dikdörtgen alana girdiğimde, iskemleler çoktan ters çevrilip masaların üzerine yerleştirilmiş, bütün ışıkları söndürülüp kapı pencere kapatılmış, meydandan kimse geçmez olmuştu. Elimden gelse, meydanı aydınlatan yüksek lambaların yumuşak ışığını örter, karanlıkta bir köşeye oturur, güz gecesine egemen nemli hava nedeniyle biraz büzüşür, belleğimin iki kıvrımı arasına yerleşmiş görüntü ve ses makaralarını, yeniden dönsünler, bırakırdım.
Bir şimdi olmuşsa, geçmiş geleceğin umudu, vaadı, ihtimali kesilebiliyor: Yıllar geçti, buradaydım, yıllar geçecek, kimbilir yeniden burada durabileceğim: Başını, başlangıç noktasını tanıdığınız, anımsadığınız bir şeridin ucunu açık kılan tek ruh hali, inanılası tek şey yokken inanmakla bağlantılı olarak gerçekleşiyor. Ne yapılsa boş ama: Öteki kutuptan, “bir daha bu aynaya bakamayabilirim” dizesinin yer aldığı şiir sökün etmekte gecikmiyor: 30 yaşıma varmamıştım o şiiri çevirdiğimde; artık, Borges’in onu yazdığı yaştayım: Her aynanın sırrını endişe döşüyor.
"e.b - rakım sıfır"
Gerçekte aynanın derinliği(sırrı) ile onun aydınlığını karıştıran bu ikilemden daha evrensel bir şey yoktur. Yüzeysel aydınlığı yani aynanın sırrını tırnaklarıyla kazımaya, her standart günün sonunda ise o karanlık derinliğini seçen şanssız birey için iki anlayış türünden birine bağlanmaktan öte bir şey kalmayacaktır: ya yalancı aydınlık, ya da yalancı derinlik.


Kozmik Libido

"Dans eden kadının bedeninde en etli ve
en kitlesel olanın
ak ve buharlı patlayışı,
lekesiz püskürmesidir."

Cixous'a göre kadınlar bir süreğenliğin "son noktası olmayan bir sonsuz bedenin" parçası olduklarından kendilerini doğayla ve kosmosla daha bağlantılı hissederler. Erkek cinselliğinin penis etrafında dönmesine karşılık, kadın cinselliği çok biçimlidir. "Kadının libidosu kozmiktir, tıpkı kadının bilinçdışının tüm dünyayı içine alması gibi. Yazısı da bir çerçeve belirtmeksizin ya da ayırt etmeksizin sürüp gider, gider..."

Dry Bones by Gungor - A Creation Liturgy