Providentia [Tanrısal Öngörü]
Tanrı bireyi insanın kurtuluşu için harcamak zorundadır.
Tanrının kendisini "kendi yarattığı" bir evrende, gerçekleştirdiği
bir sunumun hayal kırıklığı ile doluyuz. Evrenin providentia ile yaratıldığını ileri
süren stoa’lılara göre bu görüşü kabul etmek, tanrıların varlığını da kabul
etmek anlamına gelir. Ta ki ölümü, taşın düşmesi gibi doğal bir dürtüyle yaşamaya başladığımız ana kadar.
Kendimizin zorunlu yaşamını ve zaman anlayışını tanımlamak
zorunda kalan insan, yaşamı başkalarına göre, ölümü ise kendisine göre
tanımlamaya alışıktır.
Kendi eseri olan ölümü seyreden ben ile yüreği titreyen tanrıya
yaraşır bir gösteri, işte bize yakışır bir rekabet.
“Kötü yazgısıyla çarpılmış olan zavallı luppiter dünyamıza yüzünü
çevirmek istese, birçok kez paramparça olduğu halde, yine de sevgisinin
yıkıntıları arasında dimdik duran Cato’yu seyretmekten başka daha soylu bir
görüntü bulabilir mi? Cato’yu bir kez izlemek bile ölümsüz tanrılara yetmedi.”
Büyük bir ruh dinginliği içindeki intihar için gerekçem, “kötü
yazgı olmadıkça örnek alınacak büyük insanlar keşfedilemez” olsa gerek!
-Kendimi bırabilmek için önce pathosdan (tutkudan) arındırılmış bir ruhun elmacık kemiklerine
bastırmayı denedim.
-Sonradan tutkuya geçit vermeme bilgeliği, aynı Cato’nun gittiği yoldan bilgeliği
ölümle sınamayı seçmem gibi.
-Ayaklarımın usulca kaydığı o köprünün soğuk tırabzanlarından
aşağıdaki boşluğa kayıtsız kalabilmeyi hatırlatan tek şey ise;
“O an dalgalarını aşağıya çekip beni karşılayan Tethys bile,
Baş aşağı düşeceğim diye derinlerin korkusundan öldüğü” dizesiydi…
Korksalar
bile,
sonlarını
övenleri
ölüm
kutsal
David Darling - Cello - New Morning - Fog David Darling - Minor Blue
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder