Kültürel dizge bir anlamlar toplamıdır. Anlamın bilince
yaptığı dolayım, bildiği için inanan ile, inandığı için bilen insanda aynı
değildir. Bildiğine inanan insan, anlamı tarihsellik içinde yerli yerine
oturtmaya çalışırken; inandırılmış insan, tarihin dışında bir anlamın peşindedir. Çünkü, inandırılmış insanın zamanı, tanrının istenciyle
başlayıp, gene tanrının istenciyle bitecek olan bir süreçtir.
Kalp açısından da, insanın hissettiklerinden daha
fazlasını istemek aynı anlama gelir.Adanın kuzeyine bakan yamacından ışığın dik bir açıyla
tam dizinin, başımın olduğu yörüngeye oturduğu o gün, uygun bir şekilde pişman
olduğumu söylemiştim. Aslında pişmanlıktan çok bir can sıkıntısıydı
hissettiğim. İronik bir şekilde tanrının belirlediği her şeyin, onun hatta beklide
senin içinde olmamdan kaynaklanıyordu…
Bu süreçte olup bitecek olan bütün şeyler, tanrı tarafından belirlenmiştir.
İnsana düşen, bu tanrısal belirlenmişliklerin içinden tanrının istencine uygun
olanı eylemektir. İnandığı için bilen insan, inanan insan değildir;
inandırılmış insandır. Bu bağlamda inandırılmış insan için, tanrının zamanıyla
uyuşmayan öteki zamanların içinde olup biten şeyler, tanrısal istence karşı
olan şeytanca durumlardır.
Bu zaman, ötekinin zamanıdır ve orada olup bitenlerde
ötekine aittir. Kendisine ait olanın dışında kalan bütün kültürle din, mitos,
öteki’dir.
Karakterden yoksun olduğumu bilmeme rağmen tüm öğretiye
karşı cephe aldım. Yokuşun başladığı yerde elini bırakmış olmam sevginin bir
istisna olarak cinayete dönüşümüydü.İçimde tüm ahlaksal kodların aşındığı, o
tanrısal istence karşı seni aldatmaya olan isteğim, aslında şiddetli ıstırabın
ötesinde bir başkaldırıydı.
İnandırılmış insan zamanın ardışıklığını yok saydığı için;
kültürel anlam açısından yeni açılımlara gereksinim duymaz. Onun için anlam,
var olanın kusursuz biçimde tekrarlanmasıdır. Ardışık zaman bilinci, insanı
değişimin bilincine götürür. Değişimse kusursuz taklit yeteneğinin boşa
çıkarılmasıdır. İnandırılmış insan için bu bir hatadır, günahtır, bunu istemek
günahı istemektir…
Bende tanrı istiyorum ama tapınmak için değil; vahyinin
mutlaklık talep eden dogmalarıyla, evrenin, akış içinde sürekli değişen
gerçekliği arasında var olan paradokslara dikkat çekmek için
Yann Tiersen - La Dispute
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder