7 Ekim 2012 Pazar

Gürültülerin Sanatı


Seslerin dünyasını gittikçe daha zenginleştirmek gerekir. Duyarlığımızı bir gereksinime cevap vermektedir bu. Nitekim deha sahibi bütün çağdaş bestecilerin en karmaşık disonanslara yöneldiklerini görüyoruz. Bu besteciler katışıksız sesten uzaklaşarak neredeyse gürültü sese ulaşıyorlar. Bu gereksinim ve bu eğilim, tam anlamıyla gürültülerin bağıntı haline getirilmesi ve seslerin yerine konması yoluyla karşılanabilir.

Orkestradaki çalgıların kısıtlı tını çeşitliliğinin yerine özel mekanizmalarla elde edilen gürültülerin sınırsız tını çeşitliliğini koymak gerekir.

Her gürültüde, düzensiz titreşimlerin arasında bir de genel ve ağır basan bir ton vardır. Dolayısıyla bu tonu taklit eden çalgılar yapılarak tonların, yarım-tonların ve çeyrek-tonların yeterince geniş bir çeşitliliği kolayca elde edilebilecektir. Bu tonlar çeşitliliği, bir gürültüde ki karakteristik tınıyı ortadan kaldırmayacak, ama genişliğini büyütecektir.

Gürültünün çeşitliliği sınırsızdır.

Gerçekten yetenekli ve atılgan bütün genç müzikçileri, bileşimlerindeki farklı ritmleri  ana tonlarını ve ikincil tonlarını kavramak için bütün gürültüleri gözlemlemeye çalışıyoruz. Gürültünün çeşitli tınılarını, seslerin tınılarıyla karşılaştırırsak, birincilerin ikincilerden ne kadar da çeşitli olduklarını görecekler. Böylece gürültüler kavrayışı, zevki ve tutkusu geliştirilmiş olacak. Fütürist gözlemlerimizle zenginleştirilmiş olan duyarlılığımız fütürist kulaklara da kavuşacak. Endüstri kentlerimizdeki motorlar, birkaç yıl sonra, her fabrikayı ,baş döndürücü bir gürültüler orkestrasına dönüştürecek tarzda, hep bir ağızdan ustaca, ezgiler söyleyebilecekler.

"the art of noises, corsa venezia"

Dimitri Shostakovich - String Quartet No_8 in C minor op_110

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder