“Heyhat Postumus
Yıllar uçarcasına kayıp gidiyor…”
Ozanın uçucu&kaçıcı yılların akıp gidişine yakınışı,
ilkçağların içinden bize uzanan, tazeliğini hiç kaybetmemiş bir serzenişin, bir
çaresizliğin ifadesidir. Horaz daha o günlerde, aslında insan buluşu zaman sembollerinden
biri olan”yıllara” geçme, akma, ele avuca sığmama özelliğine atfediyor. Oysa
aslında “yıl” bireysel ömrün ölüme doğru yol alışın, yani bir doğal sürecin, düzenleyici
sembollerle, bir periyodik matris içerisine yerleştirilmesinin, bu anlamda doğal
olanın bir tür sosyal müdahaleye uğramasının ifadesidir.
Ömrün ölüme doğru yol almasının kaçınılmazlığı ve bu yolculuğun
parçalarının ardışıklığı, dilimlerin birbirlerini belirli bir sıra içerisinde
izlemeleri, hiçbir zaman insanların iradelerine ya da bilinçlerine bağlı olmamıştır.
İşte bu doğal akışın yıllar biçiminde düzene sokulması, insanların, kendi
sosyal amaçları için yıl denen düzenleyici sembolü geliştirmelerinden sonra
mümkün olmuştur, ve olmaya devam edecektir.
Periyodik zamanın ikliminden kurtulmayı, kendini
yeknesaklaştıran bedenlerimiz içerisinde yer alan zaman sayacını, olası güneşli
ve rüzgarlı bir günde çıkarıp şehrin en yüksek noktasına asmayı dilemek, sanırım
en tutunası dilek olacaktır 2013’de…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder