Sinema ekranında, korunma nosyonuna ait bir şey varlığını
sürdürüyorsa, demek ki, sinemanın işi gerçek olan’ladır. Sinemanın işi
kameranın ağzından, bir şeyi, rüyadan ibaret olmayan bir şeyi kendi içine
almaktadır. Pelikül uzun saydam bir bağırsaktır, hazmedilmiş bir gerçek’in
dışkısal şerididir. Ekrana yansımasıyla belleği makaralarından boşaltan bir
deneyin, bir karşılaşmanın, bir çarpışmanın, bir çeşit ölüm kalım savaşının
izini, kaydını içinde saklar.
Öyleyse, sinema, bu anlamda, biri görünür biri de görünmez
iki olay tipini kaydeder: “Yatay” diyebileceğimiz birincisi filmin temsil
ettiği, izleyicinin gördüğü olaylar dizisidir. İkincisi, “dikey” olanı, sinema
deneyiminin kendisidir, sinemanın ve gerçek’in karşılaşmasıdır.
“Gerçek Olan-Pascal Bonitzer”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder