Kızım ölüme ilk defa bir buçuk yaşında rastladı.
Banyodaki bir böcek darbem üzerine hareketsiz kalınca.
Resimlerinden tanıyıp sevdiği büyük dedesinin mezarına çiçek,
pasta ve portakal suyu götürmek istedi.
İki yaşında bir mezarlık önünden geçerken sevinç çığlığı atıp
"Mah-mut de-de bu-ğa-da!" "Mah-mut de-de bu-ğa-da!"
diye neşeyle el çırptı.
Dört yaşında, Nazilerin Varşova'yı yerle bir edişini
izlerken,
"Evleği öldüğüyoğlağ!" diye bağırdı dehşetle.
Çok kızdıran bir sevdiğine,
"Öldüğüğüm
seni sonra doktoğa gideğsin!" diye çifte tehdit savurdu.
Annesiyle bana
"Yaşlanmayın!"
diye yalvarmasını
"Daha çoook
var," diye karşıladık, tebessümle.
"Hem
bu doğal bir şey: İnsan doğar, büyür, yaşlanır, ölür."
Daldı, "Ben de ölücem," dedi yumuşacık.
"Yavaş yavaş
ölüyoğum ben de, diğ mi?" dedi gururla, büyüyor olmaktan memnun.
"tarık günersel"
Varını yoğunu sat, yoksullara dağıt.
Böylece göklerde varlığın olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder