Birkaç gün önce ABD'nin Denver kentinde The Dark Knight
Rises filminin gösterimi sırasında izleyicilerin üzerine ateş açarak 12 kişinin
ölümüne yol açan Holmes'un yakalandıktan sonra kimliği sorulduğunda "ben
jokerim" yanıtını vermişti!
Savcı ve kurban ailelerinin de isteği ile idam cezasına çarptırılacak
olan bu oidipal joker, uyutulmak için konforlu odasına doğru geçerken
muhtemelen sinema salonunu dolduran izleyicilerin ruhları da, bu koyu şenliğin,
filmin ilk gösterime özel efektler olduğunu sanmaya devam edecekler.
Aslında ABD'nin dört bir yanını saran bu şizoid ergenlerin
salonda hangi tarafta yer aldığını görmek
için bedenlerine takmış oldukları maskeleri çıkartıp, o melankolik bünyeye
bakmak gerekir. Çünkü joker'in takmış olduğu maske kayıplarını önler, onu örterek
bu kaybı muhafaza eder.
Maskenin gördüğü bu çifte işlev, yani sahnenin üzerinde
silahlarını kuşanıp seyircilere namluyu doğrultmuş birey ve bunu gösterinin bir
parçası sayan neşeli ölüm makineleri-izleyiciler, aslında melankolinin çifte işlevidir
ve ne zaman nerede çıkaracakları kestirilemeyen yüzlerine taktıkları bu maske bünyeye
katma süreci ile ilgilidir.
Bugün ABD'li personanın geldiği nokta, kara bahtlı azizleri
konu alan Hristiyan efsaneleri hatta intihara meyilli androjenlere dair Yunan
mitleri ve elbetteki İsa figürünün o melankolik fantezisinden farklı bir
noktada durmuyor.
Kendi kendisini yok etmeye ilişkin hazlar, arzular ve
edimler taşıyan bu toplumun aynı maskelenmiş homofobik cinselliği gibi, şiddeti
de şeyleştirmekten vazgeçtiğinde alternatif bir yaşama geçilecektir sanıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder